Miniğim;
Bu hafta sonu seni satıp annenle başbaşa vakit geçirdik… Doğumundan beri ilk kez… Sen bunu gerçekten büyük bir anlayışla karşıladın; böylece hafta sonu hepimiz çok güzel vakit geçirdik.
En başa dönelim…
Yaklaşık bir hafta önceden bu hafta sonu seni teyzene bırakıp tatile gideceğimizi sana söylemeye başladık. Son zamanlarda çok yorulduğumuzu, başbaşa kalıp dinlenmek istediğimizi anlattığımızda sana “tamam” dedin. Hafta sonunu teyzenle birlikte geçirmeye de aynı şekilde “tamam” dedin…
23 Nisan’ı birlikte geçirdik… Gezdik, tozduk, atlı karıncaya ve dönen salıncağa bindin, yeni ayakkabıların ve kocaman bir balonun oldu, yorucu bir günden sonra bir güzel uyudun. Cumartesi sabahı biz kampa gitmek için toparlanırken bir ara “hani beni de götürecektiniz” diye bir ufak deneme yaptın ama uzatmadın. Zaten teyzen bize geldi. Biz de sen çok fazla gerilme diye çok fazla oyalanmadık ve bir an önce dışarıya çıktık. Aklımız biraz sende kalsa da bu sefer çok üzerinde durmadık. Nerdeyse aylardır beklediğimiz bir fırsattı bu ve turuncuya atladığımız gibi Sile-Ağva’nın yoluna attık kendimizi.
Yaklaşık 30 saat kadar sensizdik. (Seni geceleri satıp da dışarıya çıktığımız 3-4 seferi saymazsak bu kadar uzun süreli ilk kaçamağımız oldu) Sen yanımızda olmasan da tüm bu süre boyunca nerdeyse sadece seni veya senle ilgili konuları konuştuk, zaman zaman kulaklarını çınlattık, zaman zaman birbimize seni anlattık. Senle ne yapacağımızı, okulunu, yetişme tarzını, başarabildiklerimizi ve başaramadıklarımızı, hatalarımızı konuştuk. (Sen bu sırada teyzenle önce Caddebostan sahilde eğlendin sonra da hayatında ilk kez gerçek bir lunaparka – Bostancı’daki lunaparka- gittin) (Hatta sonra dinlediğimiz kadarıyla gün boyu o kadar yorulmuşsun ki eve dönüşte teyzene “yemek memek yemeyelim, sen bana sütümü ver içip hemen uyuyacağım” deyip aynen de öyle yapmışsın.
Biz de her zaman gittiğimiz Şile Woody-Ville‘de sensizliğin tadını çıkarttık. (Bu arada bu sene hem web sitelerini yenilemişler hem de Facebook grubu kurmuşlar – Bir sürü de yeni ağaç dikmişler) Hiçbir şey yapmadan durmak, kitap okumak, kumsalda gezinmek, karanlıkta şarap içip muhabbet etme fırsatı bulduk. Seni uyutmak veya senle birlikte sabah uyanmak gibi bir durumumuz olmadı. Kamptaki komşularımız sitem ettiler biraz senin yokluğuna ama ilk fırsatta senin de geleceğini ilettik, geçen sene emziğini hediye ettiğin golden retriever Paşa, selam söyledi sana… Senin yokluğunda, bundan sonraki gelişlerimizde seni idare edebilmek için nereye kamp kuracağımızı, bus’ı nereye park edip tam olarak nereye yerleşirsek alana daha hakim olabileceğimizi ve seni kolaylıkla görebileceğimizi tartıştık. Bu sene çocuk parkına kendi başına gidebileceğini düşünüyoruz, Woody-Ville/Akkaya Camping terasında en başı kapabilirsek hem havuzu hem de çocuk parkı tarafını rahatlıkla görebileceğiz.
Kumsalda veya çimenlik alanda çocuklarıya birlikte oynayanları görüp de imrenmedik değil ama yalnız ve başbaşa olmamız hep ağır bastı bu sefer. Üstelik akşam çok soğuk olduğundan, senin yanımızda olman nerdeyse mümkün olmadığından içimiz çok rahattı.
Büyükbabanın sana gizli gizli çikolata yedirmesinden tut da bir oyun grubuna veya yuvaya ne zaman başlayacağına kadar senle ilgili birçok şey konuştuk, seninle baş etme konusunda stratejilerimizi gözden geçirdik; yatağını büyütüp normal bir boy yatağa geçmenin tek başına uyumaya alışman için bir başlangıç olabileceğine kadar bir çok konu ile sen aslında tüm hafta sonu bizleydin. Bir ara önümüze bir takvim açıp yaz boyu hafta sonlarımızı planlayıp hangi haftalar ne yapacağımıza, hangi haftalar kampta olacağımızı planlamaya çalıştık.
Pazar günü dönüş yolunda babaannen ve büyükbabanın da seni görmeye uğramış olmasının verdiği rahatlıkla iyice geç, sen uyuduktan sonra mı dönsek eve diye düşünürken seni daha fazla görmemeye dayanamadığımızdan sen öğle uykunu uyurken eve geldik. Ben bir süre seni uyurken izlemekle yetinirken annen yanına yatmayı tercih etti… (O sırada rüyanda balıklar görüyordun. Bu konuda annene benziyorsun; “Balıklar soğuyor” diye bağırarak uyanıp ardından da “hayır balık yemeyeceğim” diye söylenerek kalktın, anneni yanında görünce sarıldın ve geri yattın; kapının eşiğinden elimle yolladım öpücüğe aynı şekilde karşılık verip uykuna devam ettin…
Sabah ishal olduğun için çok az keyifsizdin… (Bu konuda sabah kalktıktan sonra başına gelen kazayı teyzen anlattı) Üstelik akşama kadar işine geldiğinde “ben hastayım” dedin, gelmediğinde “ben hasta filan değilim gayet iyiyim” diyerek dolandın. Biz sorunca dedenlerle ve bir gün önce teyzenle yaptıklarını anlattın, Paşa’nın selamını kabul ettin. (Bu arada babaannen, ona “Annemler başbaşa, kafa dinlemeye gittiler çünkü ben kafalarını çok şişirdim; evet ben yaptım…” dediğini anlattı.
Şu anda annen sana yatmadan önce masalını okuyor, sense uyumamak için biraz direniyorsun. (Annen de 23.30 da uyandırılmak isteğini ileterek karşındaki koltukta uyuyacak birazdan, sonra da sabaha kadar çalışacak buyuk ihtimalle) Anlayışla verdiğin izin ve mola sayesinde güzel bir hafta sonu geçirdik; gerçekten ihtiyacımız olan bir “sensizlik”le kendimize geldik, dinlendik, tazelendik ve sana döndük… ; )
Bir aksilik olmazsa iki hafta sonra bu sefer senle birlikte o kumsalda koşturacağız…
26 Nis 2010 at 22:22
ah be özgür abim, Allahım daim kılsın.
28 Nis 2010 at 18:45
Merhaba;
Yazının içinde Woody-Ville'in linkleri vardı:http://www.woody-ville.net
Sitede hem yol tarifi hem de fiyatlar mevcut… Ben de kısaca bahsedeyim…
Artık camping'den ziyade butik bir tatil köyünü andırıyor Woody-Ville ama eski dokusunu da koruyor.
Çadır veya karavanla gidildiğinde adam başı 25 TL gecesi. Odada kalmak isterseniz de konaklama + kahvaltı + akşam yemeği 125 TL adam başı
Yazın rezervasyon yapmak gerekiyor odalar için. Şu anda yaz sezonunu açmadıklarından rezervasyona gerek olmaz diye düşünüyorum. (Nisan 2010)
Camping yeri oldukça az olduğundan rezervasyondan ziyade cumartesi sabah erken gitmek gerekiyor ki iyi yer kapılabilsin.
Tesis son derece başarılı (temizlik, tuvaletler vb. açısından özellikle)
Sitesinden ve sitedeki telefon numaralarından detaylı bilgi alınabilir.
Teras camping alanında (havuzun hemen üzeri) eski model bir turuncu vosvos minibüs görürseniz o biziz ;)
20 Tem 2010 at 11:07
merhaba;
aylar evvel sitenizde bir mekan tavsiyesinde bulunmuştunuz anadolu yakasında çocukla gidilebilecek ve piknik yapılabilecek bir yerdi. kategoriler arasında aradım ama bulamadım rica etsem adını bir kez daha yazarmısınız.
teşekkür ederim