Yazılarımı ya da Babaolmak.com’u takip edenler biliyorlardır; eğitim sisteminden memnun olmayan ve aradığı ana okulu bulamayan bir grup veliyle birlikte “veli inisiyatifi” bir ana okulu açtık geçen sene. Aklımıza en yatan eğitim metodu olan Montessori yöntemiyle eğitim verilen bir okulumuz oldu…Çocuklarımız Montessori yöntemiyle tüm gün birlikteler. Peki ya sonrası? Peki ya veliler?
Türkiye’de Montessori okulu yok denecek kadar az. Benim bildiğim sadece üç tane montessori okulu var, ikisi Ankara’da, biri de İstanbul’da, bizim Küçük Kara Balık… Pek çok özel okul öğretmenlerine montessori eğitimi aldırıyor ve karma bir eğitim verebilme çabasında ama tek başına montessori uygulamak – biraz da zor olduğundan sanırım- pek yapılabilmiş değil. Ama bu aralar yeni girişimler olabileceği kulağımıza geliyor. Ne mutlu…
Montessori konusunda yetişmiş ve yetkin birilerini bulmak, en zoru. Bizim okulumuzun danışmanlığını da ta Ankara’dan Hilal Hanım (Mutlusoy) yapıyor. Uzunca bir süreden sonra, geçtiğimiz hafta ilk kez velilere bir eğitim organize edildi okulda ve sadece okulda uygulananları, hangi materyallerin nasıl ve ne amaçla kullanıldığını değil, bizlerin evde montessoriye uygun, destekleyici neler yapabileceğimizi de dinledik.
Bütün dinlediklerimiz arasında bana kalırsa tüm velilere için en iddialı uygulama (“challenge” da diyeyim, tam olsun) çocuklarla iletişimimizde “hadi” kelimesini yok etmekti bana göre. Bir haftadır da bir egzersiz olarak kızımla konuşmalarımda “hadi” kelimesini kullanmamaya çalışıyorum ve tahmin edeceğiniz gibi son derece başarısızım bu konuda.
“Hadi”lerin bir kısmından kurtulmak çok zor değil ama farkında olmadan o kadar yerleşmiş durumdaki ki lanet kelime ağzım(ız)a bazıları yerli yersiz, gerekli gereksiz çıkıveriyor. Asıl amaç çocuğu acele ettirmemek, ona yeterli zamanı tanıyabilmek için “hadi” dememekken hiç acil olmayan durumlarda bile kullanıyoruz “hadi”yi…Mesela “hadi bakalım” kalıbı… Oyuna başlarken, oyun oynarken, her an her yerde kullanılır durumda.
Şimdi geriye dönüp de bakınca, “hadi bakalım” gibi normalde ve rutinde kullandığımız bir kalıbın içinde geçmesi sebebiyle bile “hadi”nin acele ettirme özelliği azalıyor, zaten çok kullanmamız sebebiyle ciddiye alınmaz hale gelirken iyice anlamını yitiriyor ve çocuklarımız tarafından sallanmaz, ciddiye alınmaz hale geliyor olabilir mi?
Bu kadar ciddiye alınmazken bu (ya da benzeri) kelimeler bizim bu alışkanlıklardan kullanımlardan, bu kelimelerden kurtulmamız bir şekilde mümkün olamaz mı? Sanırım olur. Kolay olmasa da bir şekilde olabilmesi gerekli ama derseniz ki “nasıl?” bunun cevebı bende değil işte.
Ben şimdilik dişlerimi sıkıp dilimin ucuna gelen hadileri engellemeye çalışıyorum. En basitinden sabahları biraz daha erken kalkıp, güne hep birlikte az daha erken başlamaya dolayısıyla yavruya daha çok zaman tanımaya, olabildiğince az “hadi” demeye, çok gerekirse başka kelimeler, hatta cümleler yardımıyla hızlı olmamız gerekliliğinden bahsetmeye çalışıyorum kendisine.
Bu yazı vesilesiyle, okuyanların da kendi çözüm ve denemelerinden; sonuçlarından bahsedeceğini umuyor, belki de böylece hep birlikte ufacık adımlarla da olsa ilerlemeye kaydedebileceğimizi düşünüyorum.
Yorumlarınızı yazar mısının? “Hadi…”
25 Kas 2011 at 01:09
Bu "hadi"ler konusunda ben de dertliyim. En kısa şekilde belirtilebilen ve kullanılabilen ünlem bu. Her zaman kızımın kendi başına yapabileceği ne varsa, bunun için yeterli zamanı sağlamaya çalışıyorum. Bunlar ayakkabısını giymek, oyuncaklarını toplamak, yemek yemek vb. şeyler. Öyle bir an geliyor ki bazen, acele etmemiz gerekiyor gerçekten. Zaten kısıtlı bir zamanda görüşme imkânı bulabilen benim gibi babalar, dışarıya çıkıp gideceğimiz yerlerde daha çok zaman geçirmek için olabilir, güneş etkisini kaybetmeden, hava soğumadan evde olalım telaşından olabilir, bir "hadi" çıkıveriyor ağzımdan. Aslında onun istediği sadece babası ile birlikte olmak, nerede ve hangi durumda olduğu ile pek de ilgilenmiyor. Hadi demek için de bir sebep kalmıyor. :)
28 Kas 2011 at 23:53
ben kızımın hadi ye olan duyarlılıgını arttırdım…yani bizim ağzımızdan kaçsa da o hadi demek yok diyerek yaptıgımızın yanlış oldugunu farkettirir oldu…hadi dedim özür dilerim diyerek ya da babasıı hadi dediğinde hadi demeyelim lütfen diyerek oluşturmaya gayret ettim…ama ben de de hadi ye olan duyarlılık arttıkça ne kadar çok hadiyle büyütüldüğümü farketme başladı…
01 Ara 2011 at 19:18
:)) Ben hadileri tükettiğimden onun yerine geçebilecek "hemen!" ünlemini kullanıyorum :)