(Umay Aktaş Salman, Radikal, 27 Şubat 2010)
Okulöncesine yönelik çocuk kitaplarında boşanmış ailelere, çalışan annelere, engelli kahramanlara yer yok. Erkek kahramanlar yaratıcı ve girişken, kızlar ise evde kek yapıyor
Bilgi ve Bahçeşehir Üniversitesi’nden iki akademisyen okulöncesi çocuk kitaplarını masaya yatırdı. Sonuçlar çarpıcı; kitaplarda engelli, farklı etnik gruplardan çocuklara yer yok, çocukların hepsi çekirdek ailelerde yaşıyor. Sünnet erkekliğe geçiş töreni, sünettsiz olan pis. ‘Meraklı’, ‘yaratıcı’ erkek çocuklar dışarıda oynayıp, babalarıyla bir şeyler inşa ediyor, ‘sevgi dolu’ kızlar evde kek yapıyor!
Çocuklarına okudukları kitaplarda tek tip çocuk profili yaratıldığını fark eden Bahçeşehir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hande Eslen Ziya ve İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç Dr. Itır Erhat, kolları sıvadı. Çeşitli yayınevlerinden son beş yılda yayımlanmış 56 okulöncesi kitabını hijyen, sevgi, çevre, sosyal roller, karakter ve tutum başlıkları altında taradılar. ‘Dengeli, Ölçülü, Yetinen ve Tek Tip Türk Çocuğu: Okul Öncesi Çocuk Kitaplarında Kimlik Oluşumu’ başlıklı çalışmada sonuçlar çarpıcı:
* Hikâyelerde aşırıya kaçan her şey; fazla terlemek, fazla yemek, oynamak, fazla dinlenmek bir şekilde cezalandırılıp önemli bir ders ile sonuçlandırılıyor.
* Çocuklara temiz olmaları aşılanırken, bir yandan da temizlikte de aşırı olmamaları ve haftada iki kez duş almanın yeterli olacağı vurgulanıyor.
* Kültürel açıdan duyarlı, çok kültürlü, farklı etnik gruplardan çocukların yer aldığı kitaplara rastlanmıyor.
* Kitaplardaki çocukların hiçbiri engelli değil. Hepsi çekirdek tipi ailelerde yaşıyor; yalnızca bir kitapta annesi ve babası boşanmış bir çocuk var. Eşcinsel ya da yalnız ebeveynler ise yer almıyor.
* ‘Meraklı’ , ‘ yaratıcı’ erkek çocukları dışarıda oynayıp, babalarıyla bir şeyler inşa ederlerken ‘sevgi dolu’ kız çocuklarının evde anneleri ile kek yapıyor.
* Erkek çocuklara ‘cesur’, ‘kahraman’, ‘aslan’, ‘usta’ sıfatları yakıştırılırken kız çocukları ‘canikom’ , ‘ mercan balığım’, ‘kınalı kuzum’, ‘ prensesim’ diye seviliyor.
* Kitaplarda annelerin büyük çoğunluğu ev kadını; eve ekmek getiren baba.
* Sünnet bir erkekliğe geçiş töreni olarak sunulurken, sünnetsiz erkeklerin pis ve sağlıksız olduğu, hatta ‘ gerçek erkek’ olmadıkları ima ediliyor. Kız çocukları için ise böyle bir ‘geçiş töreni’ne rastlanmıyor.
* Çevre koruma kavramı ağaç dikmekten, çöpleri toplamaktan, çiçekleri sulamaktan öteye gitmiyor.
Yrd. Doç. Dr. Ziya’ya göre kitaplarda farklılıklara yer yok: “Gözlüklü çocuk bile yok. Farklı isimlere, etnik gruplara rastlamıyorsunuz. Boşanan aile ilgili bir kitap var. Orada da ana karaterin değil onun arkadaşının ailesi boşanıyor. Genelde kitapların sonunda ders veriliyor. Çocuk utanıyor, hatasını anlıyor.”
Yrd. Doç. Dr. Erhat ise “Hoşgörünün ve farklılıklara saygının küçük yaşlarda öğretilmesinin önemi düşünüldüğünde kitaplarda yaygın olan tek tip çocuk yetiştirme politikası endişe verici” diyor.
Babadan son söz: Çocuk Kitapçısı: Kipitap.com ve çocuk kitaplarına olan ilgim sebebiyle gazete hemen dikkatimi çeken bir haber oldu bu, o yüzden de bir parçasını değil tamamını alıp burada yayımladım. Tespitler oldukça yerinde, hoş, çağdaş çocuk kitaplarında biraz daha kırılmaya başladığını düşünüyorum sözü edilen durumun ama elbette ki daha çok başında olan bir değişim bu. Yeni nesil genç çocuk kitabı yazarlarının artmasıyla bu endişe verici durumun da ortadan kalkacağını umuyorum.