Nuran Çakmakçı; 4 Ocak 2009, Hürriyet İK

Geçtiğimiz günlerde 6 yaşında çocuğu olan bir anne ile konuşuyordum. Utana sıkıla kızından söz etti; ister istemez birlikte uyuduklarını itiraf etmek zorunda kaldı. Bir başka arkadaşımın kızı da 10 yaşında. Onun da kızı geceleri hep aynı saatte yatak odalarını ziyaret ediyor. Bizim yaramazın da onlardan pek farkı yok. Geceleri bir elinde battaniye, diğer elinde yastık, yarı uyur gezer vaziyette kendi yatağıymışcasına atlayıveriyor aramıza. Kimi zaman penceresine yansıyan gölgelerden, kimi zaman rüyalarından söz ederek bizi ikna ediyor.

Ne biz, ne de o bu durumdan şikayetçi. Konuştuğum diğer anneler de aynı durumda. Çocukla birlikte uyumaktan büyük keyif alıyorlar. Kimi yatırırken yanına uzanıyor, sarılarak onun uykuya geçmesini bekliyor, sonra yatağına götürüyor. Kimi geceleri bazen gelen bu davetsiz misafirle sabahı ediyor.

Uzmanların ne düşündüğünü biliyorum, duydum da. Çocukla birlikte uyumayı eleştiriyor, sakıncalarını tek tek sıralıyorlar.

İçgüdülerinizi dinleyin

Amerika’da eğitim alan çocuk psikologu Nilüfer Devecigil ise, tam tersini söylüyor. Belki de işime geldiği için, ya da tam beklediğim şeyleri söylediği için bir de bu durumu ondan dinlemenizde fayda var diyorum. Türkiye’de belki yeni ama, Amerika’da belli grupta 70’li yıllarda anne ile çocuk arasında bağlanmayı anlatan Doğal Ebeveynlik‘le ilgili bilgi alırken bakın çocukla birlikte uyuma konusunda Devecigil neler söylüyor:

“Batı dünyasının başlattığı bir akımla bebeğimize, çocuğumuza dokunmaktan, sarılmaktan, kucağa almaktan korkar hale geldik. Oysa, şimdi durum değişiyor. Dokunarak tedaviler başladı. Bebek masajlarından söz ediliyor. Hep korkuyoruz. Çocuk şımarır, alışır deniyor. Oysa böyle birşey yok. Zamanı gelince çocuk kendi odasında uyur, ama zamanından önce onu kendi odasına itersek sorun başlar.

Continue reading