Baba olunca sanırım farkında olmadan yeni tanıştığınız insanları farklı bir şekilde de kodlamaya başlıyorsunuz: Çocuğunuza yaklaşımları, tavırları ve elbette ki çocuğunuzun onlara karşı tavırları…
Öte yandan çocuk sahibi olmanızla birlikte başka bir sosyalliğin de içinde buluyorsunuz kendinizi: Başka anne babalar; çocuk sahibi olmak üzere ısınma turlarında olan insanlar ve son olarak da içlerinde çocuk sevgisi olan hatta genlerinde iyi ebeveynlik olan kişiler.
Bu girişi yapmamın sebebi aslında birinden bahsetmek. Sosyal medya aracılığıyla yanıyor olsam da; aynı sektörde çalışıyor olsak da; zaman zaman yollarımız kesişse de benim onu nasıl kodladığımı, ne zaman kodladığımı sanırım kendisi de dahil kimse bilmiyordur.
Sanırım beş sene kadar öncedir. Ödül aldığım iki BÖ – Blog Ödülleri töreninden biriydi. Sosyal medyanın son yıllarda olduğu kadar cılkı çıkmamış; bloglar popüler çünkü mikroblogging daha yaygınlaşmamış. Twitter desen Twitter değil; facebook desen Facebook değil zamanlar. Bloglar ve kaliteli içerik kıymetli; blog yazarları birbirlerini tanıyor… Ortam çok keyifli; öyle ya sadece sanal ortamda tanışan, yazışan hatta dost olan insanlar birbirlerinin yüzlerini cisimlerini bu tip organizasyonlarda ilk kez görüyor. Z. de ortamın tabii ki en bi ufağı. Ortalıkta koşturuyor. Salondaki nerdeyse herkes tanıyor Z.’yi…
O gün o salonda kızıma çok ilgi gösteren 3-4 kişi hatırlıyorum. Hatırlıyorum çünkü karşılıklı bir elektriğin olduğu; kızımın da rahatlıkla kucaklrına gittiği, sorularına cevap verdiği, tatlı bir iletişimin kurulduğu kişiler bunlar. Birebir iletişim kurulmasa da Z. benim yanımdayken bakışlarından samimiyetlerini, ilgilerini okuduğum insanlar. Bazıları gelip tanışıyor ya da iki satır sohbet de ediyor. Baksanıza bugün bile hatırlıyorum o günkü keyfi. Sohbetlerin detayı olmasa da his olarak hatırladığım bir sıcaklık var.
O gün orada sohbet ettğim arkadaşlardan biri bir süre sonra bir mail atıp bizi ailecek bir vapur gezisine davet ediyor. Sanırım İDO için bir organizasyon. Haliç Tersanesi filan da gezilecek… Bugün baktığımda sosyal medyada belki de ilklerdendir. Çok istesem de müsait olmadığımdan,, bir e-tohum toplantısıyla çakıştığından gidemiyorum o geziye. (Zaten askere girmek üzereydim) Ama geziye davet eden kişiyi de; blogunu da hatırlıyorum. Yicit.com – Yiğit…
Yiğit’i bu kadar iyi hatırlamamın belki de ilk sebebi, ilk karşılaştığımızda Z ile olan iletişimi; ona bakarken göslerinin parlaması. Aradan 5 sene geçmiş, hala hatırlıyorum o parıltıyı.
Yiğit’in baba olacağını öğrendğimde sevindiğimi hatırlıyorum sonra. Daha sonra baba olduğunu duyduğumu hatırlıyorum. Sonra da algıda seçicilik; Facebook’ta yeni blogunu açtığını okuduğumu. Kısa bir süre ardından da blogunu haber veren, selam eden maili düştü zaten posta kutuma.
Her bir yeni öğrendiğim baba blogu sevindiri beni. Tazebaba.com ekstra sevindirdi. Zaten yıllardır blog yazan; bu dünyada yaşayan; sadece hobi olarak değil meslek olarak da bu alanda çalışan birinin; baba olmanın çok yakıştığından ve yakışacağından emin olduğum birinin bir baba blogu açması; iletişim alanıyla, pazarlamayla kesiştirmesi… Tadından yenmez yapacak TazeBaba.com’u. (Üstelik de kız babası)
Dolayısıyla diyeceğim tek şey, yolun açık olsun TazeBaba… Aramıza hoş geldin.