Dün akşam iş çıkışı önemli bir randevumuz vardı. Z. için ilk kez bir anaokulunu görmeye gidecektik. Birkaç arkadaşımızdan da duyduğumuz “Düşler şatosu“nu
İş çıkışı evdeki minik böceği de “gel gezelim biraz” diye alıp evimize zaten çok yakın olan Düşler şatosu’na gittik. Ataşehir’in hemen kıyısındaki “anaokulları sokağı”na vardık. Birçok anaokulunun bulunduğunu bildiğimiz sokağa girince yine de şaşırdık. Tam anlamıyla “anaokulları sokağı” idi… Yanyana bir sürü anaokulu. Düşler şatosu’nu bulmak zor olmadı (sanmıştık) Meğerse iki ayrı binaları varmış. Biri 2 ve 3 yaş grubu, diğeri daha büyükler içinmiş. Ufaklıklara “toddler”ın kısaltması “Tots” deniyor, daha büyükler “Kids” oluyor.
Anaokulun ortaklarından Nazlı Hanım’la beraber doğru binaya gittik. Üç katlı, yeni bir bina, büyükçe bir bahçesi, bodrum katında minikler için kapalı bir havuzu var. Sınıfları gezdik, yemekhaneleri, ortak kullanım alanlarını, tuvaletlerini gördük. Tuvaletlerdeki minicik klozatler ve yanyana asılmış bir sürü minicik rengarenk diş fırçası gülümsetti beni. (Fotoğraf makinesini bırak, telefonumu bile almamıştım yanıma maalesef)
Bu sırada Zep, giriş kattaki bir sınıfta öğretmenlerden biriyle oyun oynamayı tercih etti, sonra biz sohbet etmek için okulun ofisinde oturmaya başladığımızda yanımıza gelir gibi yapıp onun yerine diğer bir öğretmenle asansörle in-çık oynamayı seçti.
Çok detaya girmeyeceğim, okul tanıtımı yazmayı düşünerek başlamadım yazmaya -ki okul konusu her ailenin kendi başına tecrübe etmesi gereken bir deneyim diye düşünüyorum. Zaten görüştüğümüz bayanın “anne hangi okula girdiğinde kendini rahat hissederse çocuk da en çok orada rahat eder” sözü kulağımıza küpe oldu.
Küçükler binasında bir adet iki yaş dört adet üç yaş grubu lduğunu, sınıfların yaklaşık 15 kişi olduğunu; beş tan gün gelen iki yaş çocuklarının yaklaşık 5-6 adet olduğunu öğrendik. (Değişik gruplar var: 5 tam, 5 yarım, 3 tam, 3 yarım, 2 yarım vb…)
Bizim aklımızdaki şey, yazdan sonra, eylül gibi haftada 3 yarım gün gibi bir oyun grubunda sosyalleşmeye, başka arkadaşlarla birlike bir şeyler yapmaya başlamasıydı kızımızın. Bir anda 5 yarım günler, 5 tam günlerle karşılaşınca bu fikre hazırlıklı olmadığımızı fark ettik ve söyledik. Bu arada hem bakıcı hem ana okulu birlikte bir planlamanın da oldukça maliyetli bir alternatif olduğunu gördük. Üstelik de böylesi bir “okul hayatı” için çok erken olduğunu düşündük, düşünmekteyiz (bir süre daha düşüneceğiz bu konuları) Bir yandan da “oyun grupları” konusunu biraz daha detaylı araştıracağız bakalım…
Bu konuda tecrübesi olan anne-babaların yorumlarını da okumak çok iyi olurdu… (Bilmem anatabildim mi? :) )