Mutfakta penceremin önünde duruyorum… Saat 22:22, Z. uyumuş; yarın telafi dersleri için okula gidecek. Kediler kendi hallerinde takılıyorlar. Evet bir değil iki kediler bu aralar; bizim paşaya bir kız arkadaş bulduk, dün geceden beri flört halindeler, öyle çok yumuşak bir flört değil ama çok kavgalı da değil, 2-3 güne kaynaşırlar diye umuyoruz… Mutfak darma duman; tam bir tembellik akşamı yaşadık. Tost yedik. Arada böyle kaçamaklar yapmak lazım. sadece tost yedik ve mutfak yine dağıldı evet. Blog yazımı yazmam lazım gün bitmeden. Ihlamurum hazır. Şöyle bir akşamı düşünüyorum. Tost yerken müzik dinledik. Güzel müzikler.
Z’nin bir takım favori sanatçıları ve şarkıları var. Gittikçe de artıyor ve bu çok hoşuma gidiyor. Üstelik tek bir türe takılmadan karışık bir müzik zevkinin gelişmeye başladığını görmek (ya da buna inanmak diyelim) çok hoşuma gidiyor.
– Michael Jackson’dan Smooth Criminal ve Black or White en favorileri
– Madonna ve Shakira’nın konser DVD’leri favorileri
– Pink Floyd’dan Another Brick in the Wall çok önemli, kızımın içindeki kötü eğitim ve kötü eğitimci karşıtlığından besleniyor bu parçaya olan sevgisi
– Queen’den Bohemian Rhapsody ve We Will Rock You seviyor; Bohemian Rhatsody’yi ilk Muppet Show kuklalarından (tam isim vermek gerekirse Animal’dan) dinledi ama artık Freddie Mercury’yi görünce akan sular duruyor
– Guns N Roses’dan Knockin on Heavens Door seviyor ama arada sırada da Avril Lavigne’den talep ediyor.
– Metallica’dan tercih ettiği özel bir parça olmasa da gördüğünde ya da duyduğunda tanıyor onları da (e olsun o kadar ;)
– Bir de Slayer’ı konser kaydından seyretmek çok eğlendiriyor kendisini bir şekilde…
– ZAZ çok seviyor olsa da son zamanlarda pek dinlemedik.
– Bir de Beatles’la arası çok iyi Küük Kara Balık’ta yabancı İngilizce öğretmeninden öğrendiği Yellow Submarine favorisi. (Öyle ki bir örnek Yellow Submarine tişörtümüz var, bir türlü anı anda giyip de fotoğraf çekinemedik)
Bu akşam ilk kez Roxette dinledi ama ilk seferde genelde ikna olmuyor o sırada aklında başka gruplar olduğundan. (Bugün yeni bir konser albümü çıktı bu arada Roxette’in, ben de yıllardır dinlemiyordum)
Daha önce de yazmıştım, yerli olarak da Pinhani, Yasemin Mori, MFÖ, Barış Manço, Sertab, Gökçe gibi favorileri var.
Evde akşamları genelde bir onun istediği bir benim istediğim şeklinde ilerliyoruz. Ben de genelde onun hoşuna gidecek şeylerden seçemeye çalışıyorum kendiminkileri. Sürekli aynı şarkıyı dinlememek üzere bir kuralımız oluştu sonunda (Yoksa içimden Smooth Criminal ağacı çıkacaktı) Hafta içleri herhangi bir şey seyredilmiyor evde. Seyirlik şeyler sadece hafta sonundan hafta sonuna…
Bir yandan da ister istemez büyük bir merak içindeyim 10 sene sonra 15 sene sonra ne dinliyor olacak bu kız diye. Müzik sevki müzik kültürü nasıl gelişecek… Şimdilik arada azcık gitar tırgırdatmak, çaktırmadan güzel müzikler enjekte etmek, sorduğunda uzun uzun anlatmaktan başla yapılabilecek bir şey yok. (Bu akşam durup dururken “Guns n Roses grubunun hikayesini, nasıl kurulduklarını, niye dağıldıklarını anlatır mısın bana?” dedi… Roxette’ten “She’s Got The Look” dinlerken de “She’s Got The Look ne demek” diye sordu…
Siz olsanız nasıl çevirirdiniz “She’s Got The Look”u?
07 Ara 2013 at 00:55
Bakışları üzerinde toplayan. Dikkat çekici.
07 Ara 2013 at 12:08
Kesin şike var sevilen şarkılar listesinde :))
27 Ara 2013 at 14:59
Ne güzel anlaşıyorsunuz, benim kızım da 9 aylık, biz de böyle olalım istiyorum , ne mutlu size …