Bazen; daha verimli çalışmak adına kendimi bir kafeye atıyorum. Tamamen yabancı bir ortamda; hiç dağılmadan saatlerce başımı bilgisayardan kaldırmadan çalıştığım oluyor. Her ne kadar çok verimli olsa da bilgisayarımı ya da eşyalarımı masada bırakıp yeni kahve almaya ya tuvalete gitmeye çekindiğim de oluyor. Bir insanın hayattaki en büyük çelişkisi bu olsa keşke…

coffe-mugYine böyle bir gün bilgisayarımdan başımı kaldırdım ve ona rastladım. Üniversiteden beri; yaklaşık 15 senedir görmemiş olsak da birbirimizi; en azından onda hiç değişiklik yoktu. Bense biraz genişlemiş olsam da, Facebook sağolsun normalde tipini cismini hiç bilemeyeceğimiz tüm lüzumsuz eski arkadaşlarımızın en son hallerine o kadar maruz kalıyoruz ki, göz göze gelir gelmez; kısacık bir duraksamadan sonra tanıyıverdik birbirimizi. O duraksama da tanıyamamaktan değil, birbirimize doğru hamle yapıp yapmama kararsızlığından ortaya çıktı. Son karar: Hamle!

Ayaküstü bir n’aber, n’apıyosun hoş beşinden; kızının fotoğraflarını görüyorum, ne kadar da güzel, senin de iki oğlun olmuş güzellemelerinden sonra o şekilsiz sessizliklerden oluşuveriyor bir anda havada. İşte tam zamanı. İki dakika göz kulak olmasını rica ediyorum masama, bilgisayarıma ve eşyalarıma, hızlı bir tuvalet ve kahve yenileme molası. Böylelikle sadece büyük bir sıkıntıdan kurtulmakla kalmayıp aynı zamanda Blog Fırtınası için gün bitmeden yazımı sda yazıvermiş oluyorum.

Dermişim…

Bir şekilde Babaolmak.com’a uydurmadığım sürece içime sinmezdi yazım. Lakin bakınız öyle oldu; yazıyı postalamaya elim varmadığı gibi, yazmaya da devam ediyorum.

Her zaman olduğu gibi yazacak konularım yine var listemde ama blog fırtınasının ödevlerine uydurmak her zaman da o kadar kolay olabilemiyor. Sanırım günde birden fazla yazmaya başlayacağım ve işte o zaman blog fırtınası tam anlamıyla amacına ulaşmış olacak. Daha şimdiden son aylardaki yazı ortalamamın kat kat üstüne çıktım sanırım…

Bu kadar paragrafı kimi okuyucuların tabiriyle bomboş geçtikten sonra şimdi herhangi bir konuya da girmek çok zor ve anlamsız olacak. Ama öte yandan da oldu bir kere. Üstelik ben yazacak bir şeyler düşündükçe üstüne uzun uzun yazacak konular geliyor aklıma ve işim azalacağına iş listem uzuyor.

Korkarım bu yazı böyle sonlanacak ama ahanda buraya yazıyorum. Bu yazının ardından en az iki yazı daha yazacağım… Böylelikle bu yazının sadece blog fırtınasında günü kurtarmak için yazıldığı gerçeği biraz olsun hafifleyecek. Buraya kadar beklentiyle okuduğunuz için elimden tek gelen teşekkür etmek…

Evet… Sıradaki….