Çocuklarla baş etmek ya da daha doğru tabirle çocukları anlamak için akılda tutulması gereken ilk – belki de tek şey – bu cümleyi tekrar etmek sanırım: Her şeyin bir sebebi var.
Asıl marifet sabırlı olmakta, sakin kalmakta filan değil. Karşılaştığınız anlık durumun altında yatan sebebi ortaya çıkarmakta. Belki de bunun için teknikler geliştirmek, kendimize has yollar bulmak gerekli.
Örnekler mi… Mutlaka her ebeveynin başından sürekli yenileri geçiyordur… Son birkaç gün, bizimkilerden basit bir derleme:
– Z’nin yeni bir elbisesi vardır. Yün, diz civarına kadar gelen bir elbise. Yeni. İlk gün büyük hevesle giyer… İkinci gün de… O gece uyuyarak geldiğinde eve, uykuda da çıkarmaz… Üçüncü gün de okula giderken üstünü değiştirmeye yanaşmaz. Hatta abartır ve “ben okula hep bu elbiseyle gideceğim” der… Sanırsınız ki yeni diye tüm bu ilgi. Hayır… Biraz kurcalayınca ortaya çıkar. Anaokulundan yaşı sebebiyle ayrılıp da ilkokula başlayan arkadaşları ziyarete gelmiştir ve üzerlerinde tek tip okul forması olduğu gözlemlenmiştir. Üstelik de okula her gün aynı kıyafetle gittikleri bilgisi alınmış ve hemen kullanılmaya başlanmıştır. O da okula her gün aynı kıyafetle gidecektir. Okul önlüğüne en çok benzeyen tek renk elbiseyle…
– Bir akşam diş fırçalama esnasında banyoda yalnız kalır… Bir süre sonra ses kesilince anne işkillenir ve yanına gider. Ağzını çalkaladığı suyun bulunduğu bardağa mavi düş macunu sıkmaktadır. Açıklama: “mavi su yapmak için” ardından br miktar gerginlik ve sonra asayiş berkemal. Açıklama babadadır. (Elbette bir kesinliği yok) Ayn sabah babanın evinde, uykudan yeni kalkıp da tuvalete giden Z büyük bir şaşkınlıkla babasını çağırıp klozetin içini gösterir: “Baba baaak… Baaak… Su mavi olmuş???” Baba ona klozetin içine attığı dezenfektan mavi tabletlerin suyu mavi yaptığını anlatır. (Kendisinin bunu ilerde deneyeceği kimsenin aklıma gelmez)
– Okulda bir öğretmeni Z’yi klozette oturduğu yerden tuvalet kağıdı rulosunu -ki rulo nerdeyse yeni ve tam doludur- döndüre döndüre tuvalet kağıdını metrelerce yere sacarken yakalar. Bu bir yaramazlık olarak mimlenmesine sebep olsa da amacı aslında o değildir. Derdi, resim dersinde ahtapot yapmaktır. Bitmiş tuvalet kağıtlarının mukavva rulolarından evde ahtapot yapılmaktadır çünkü… (Rulonun üst kısımlarına gözler, alt kısımlarını ise yukarı doğru makasla kesikler atarak kıvırdınız mı ahtapotunuz hazır afiyet olsun)
– Z sohbet esnasında müzik dersini sevmediğinden bahsetmektedir. Derse de girmiyordur aslında. Genelde bin bir dereden su getirse de ağzından cımbızla laf alınan bir sohbette doğru sorular sorulduğunda günün birinde bir müzik dersinde müzik öğretmeniyle arasında bir gerginlik yaşandığı anlaşılır. İşi inada bindirmiştir.
– Çok sevse de o gün denize girmez Z. (aynı durum pek çok kereler banyoya girerken de olmuştur) Sebep aslında çok basittir, bir süre önce düştüğü için dizinde bir kabuk vardır. (Bazen bir yetişkinin göremeyeceği ufaklıkta olabilir bu yaralanmalar… Akılda tutmakta yarar var)
– Okulda bir tam gün son derece keyifsiz ve mutsuzdur Z. Hatta hırçın ve asabidir de. Bu durum öğretmenlerinin gözünden kaçmaz ve sebep “Sabah babamla kahvaltı yapacaktık ama servis geldiği için yapamadık” olarak belirlenir. Kısmen doğrudur ama aslında o sabah eve yeni alınan kelebek şeklindeki kurabiye kalıplarıyla kaşar kesilmiştir bir sürü. Z bunu kendisi de yapmak istemiş, hem yapmış hem de yemiştir ama servis geldiği için bırakmak zorunda kalmıştır. Torbaya doldurduğu kaşar kelebekleri ise servise binerken babasına vermiş, yolda ne yaptığını fark etmiş ve muhtemelen tüm gün bunun kızgınlık ve pişmanlığını yaşamıştır.
– Normal şekilde hazırlansa da sabah kalkıp tam kapıdan çıkarken “ben okula gitmeyeceğim” diye ağlamaya başlar… Dışarı çıkıp servisin geleceği köşeye kadar sürer bu. Kendisini servise bindirmek mümkün olmaz. Servis şoförü, hostes, servisteki arkadaşları babasına yardımcı olmak için ellerinden geleni yaparlar. Dakikalarca… 10 dakkadan fazla bekleyen servis sonunda yollanır. Ardından “sen de işe gitme” faslı başlar… Babanın programı karıştığı gibi annenin de işten öğle civarı çıkması ve kendisini okula bırakması gerekir. Öğlene kadarki süreyi de teyzesiyle evde geçirir. (Sakinleşmenin sağlanması için önce babanın bulunabilen en uzun kitabı okuması gerekir – Ki burada yakınma yok “uzun diye bunu seçtim” itirafı ve kitap okunurken babanın göğsüne yatış her şeye bedeldir baba için) Öğlen annesi kendisini okula bırakırken sebep ortaya çıkar. Bir gün önce okuldaki yakın arkadaşlarından birine içerlemiştir sadece… (S’nin annesi okula geldiğinde S, bahçede annesiyle takılırken Z onu içeriye çağırır, S gelmez ve biraz da sert davranır Z’ye, hepsi odur esasında)
Siz de bunlara benzer sebep – sonuç örneklerinizi yorumlara yazar mısınız?
24 Kas 2011 at 09:42
Dün rahatsızlığı yüzünden okula gitmeyen oğlumla sabahtan öğlene kadar ben kaldım. Geçen 4 yılda da onunla annemizden daha çok ben vakit geçirdim esnek çalışma saatlerim sebebi ile. Öğle saatlerinde bakıcımız geldi. Okuldan ödevini öğretmeni servisdeki yakın arkadaşına veryi unuttuğu için yazmaz ödevinin ne olduğunu sordum. İsterse biz gelince ye kadar evdeki ablası ile yazma çalışmalarını ilettim. Böylece akşam ödevimizi bitirmek çok geç kalmamış ve oyunda oynamaya vakit kalır dedim. Yardımıcı olan ablamıza ona bunu söylediğim için bana kızarak hoş olmayan bir davranışta bulunmuş. Evli ve çocuklu biri olarak. Çocukları anlmak için kadınları anlmaktan daha fazla çaba sarfetmeniz gerekiyor. Eşinize karşı yaptığınız hataları belki eşiniz affedebilir, çocuğunuza karşı yaptıklarınızın sonucu onu kaybetmekle sonuçlanıyor.
24 Kas 2011 at 10:06
ne güzel herşeyin sebebini bilebilmek.. tabiki herşeyin sebebi var. ama biz şu aralar kodları çözmekte çok zorlanıyoruz… her daim beraber olmamıza rağmen, neye tepki verdiğini tam anlamak çok zor oluyor. Bunu yapabilmek iyi anne-babalık bence, ben bu aralar bunun bunalımındayım.. :)
27 Kas 2011 at 00:39
merhaba, bütün bunları yaşarken "o anda" bu kadar aklı selim olunamıyor tabii ama dedikleriniz pek çok açıdan doğru. Kızımı 3 gün önce akşam kreşten almaya gittim, normalde çok sevinir boynuma atlar, çünkü bazı günler ben bazı günler eşim alır. Ama o gün bir trip, bir ağlama..hayır ben burda kalıcam, gitmicem diye tepinme…nedenini sonra anladık ki, baba sabah okula bırakırken ona beni sen al bu akşam demiş, baba da tamam olabilir, gelirim heralde demiş…ama akşam bir program değişikliği oldu ve ben gittim okuldan almaya. sonuç: hani beni babam alacaktı, sen git o gelsin diye ağlayan bir çocuk, öğretmenlerin önünde sinir olan bir anne. Demek ki neymiş, büyüklerin dilinde "hmm olabilir" cümlesi minik beyinlere "tamam gelicem söz!" etkisi yapıyormuş :))
27 Kas 2011 at 17:12
sinemada Rio'yu izledikten sonra günlerce her akşam ağlayarak 'mavi kuş' için dua eden kızımla konuşmaya çalıştıkça 'mavi kuş'u bırakıp giden arkadaşına çok öfkeli olduğunu ve mavi kuş için çok üzüldüğünü anladım…pedagogumuzla konuştuğumuzda kızımın hala biyolojik annesi tarafından terkedilmesinin travmasını atlatamadığını söyledi…ki kızım bunu yaşadığında henüz 3 aylıkmış…
03 Ara 2011 at 15:43
evet herşeyin bir sebebi var. Mesela aylar sonra neden anneannesine gitmek istemediğini kızımın teyzesinden öğrendik. Eve önce dedesi, sonra teyzesi en son annesi geliyomuş. Ama evde bakıcısıyla oturunca ilk anne geliyomuş eve koşa koşa. O yüzden gitmek istemiyomuş hanımım anaaaneye.