Bu aralar Babaolmak.com’u yeniden keşfediyorum, sağına soluna müdehale ediyor, ufak tefek eklemeler ve geliştirmeler yapıyorum. Hemen sağ ssütundaki arşiv menüsüne göz attım az önce… Bu menünün en hoşuma giden (ve en nefret ettiğim) yanı her ayın yanında o ay kaç yazı yayınlandığını gösteriyor olması.
Tüm geçmiş aylara kolaylıkla ulaşılabiliyor, en yoğun ve en sakin aylar hemen görülebiliyor böylece de hangi aylar bu blogun hakkını vermişim, hangi aylar işten güçten vakit bulamayıp tembellik etmişim BAMMM!!! diye karşıma çıkabiliyor.
Demin göz atarken ilk yazımı Kasım 2006’da yazdığımı fark ettim. “Vay be!” dedim, “Dört yıl geride kalmış…” Dört yıldan fazla olmuş hatta üstüne bir ay daha geçmiş bonus olaraktan…
Biraz geç de olsa “Baba Olmak Dört Yaşında!” Evet… İlk yılın sonunda bir çok okurdan “Bu kadar uzun soluklu ve sürekli olacağını beklemiyorduk” yorumu almıştım… Bakınız dört sene devrilmiş… (Yanlış anlamazsanız “kapak olsun” diyeceğim; maksat latife olsun…)
Yazarken bile ne kadar garip, ne kadar zor geliyor. Kendim için ilk kez kullandım az önce “baba” sıfatını. (Ve sanıyorum sonradan edinilen sıfatlar içinde en değişmez, en kalıcı olanına sahip oluyorum böylece) Öyle heyecandan koşturmuyorum ortalıkta. Sanıyorum yavaş yavaş algılayacağım. Belki de gözümle görmeden inanmayacakmışım gibi geldiğinden bu sakinlik. Ama için için de biliyorum ki hızla artacak heyecanım, bu günden sonra belki de aklımı en çok oyalayacak şey olacak ve yıllarca da böyle gidecek. Biliyorum ki hayatımızdaki en önemli gelişme, en önemli farklılık en önemli rol bu olacak. Geri dönülmeyecek, geri verilemeyecek, reddedilemeyecek tek sıfatı alacağız üzerimize… İşte bu gerçekten çok heyecan verici. Korkutuyor mu? diye düşününce, en ufak bir korku yok… (Yoksa var mı?)
Yazı buraya kadardı, herhangi bir muhasebe yapmayacaktım ama şöyle bir geriye bakıyorum da…
– Çok iyi arkadaşlar edindik Babaolmak.com sayesinde… İlki Toprak’lardır kulaklarını çınlatayım… (Kara Zeynep‘in de özel bir yeri var…) (Aslında düşününce o kadar da çok kişi var ki…)
– Türkçe blog dünyasında sanırım bir ilk oldu Babaolmak.com, sürekli de oldu ve sanırım birkaç kişiye de örnek oldu, ne sevindirici…
– Ne yaptığını ne istediğini bilen birkaç marka, Babaolmak.com’a ufak tefek reklamlar verdiler ve reklamlarının / ürünlerinin nokta atışla çok doğru bir kitleye ulaşmasını sağladılar diye düşünüyorum. (Bir kere daha söylemek isterim; hayalim başka hiçbir şey yapmadan sadece blog yazarak, kişisel internet yayıncılığı yaparak hayatımı idame ettirebilmek – Belki bir gün Türkiye de o noktaya gelir)
– Zaman zaman tanıtım gezilerine, organizasyonlara davet edilmişim, oralarda da enteresan kişilerle tanışmışım, iyi ki tanışmışız..
– Eşime göre Babaolmak.com’un bize en büyük katkısı, Veli İnisiyatifi Montessori Okulu – Küçük Kara Balık Çocuk Evi‘nin kuruluş aşamasında bize de Babaolmak.com sayesinde ulaşılması oldu… Doğrudur… Z’nin eğitimin en önemli adımı bu sayede hayal edebileceğimiz en iyi ve doğru şekilde atılmış oldu. (Seda‘ya da teşekkür edelim o ilk maili için böylece…)
Her şeyden öte günler, haftalar, aylar, yıllar kayıt altına alınmış, en kıymetlisi bu olsa gerek…
10 Ara 2010 at 20:54
Biz tesekkur ederiz efendim ailenize…sizsiz aynı olmazdı…
11 Ara 2010 at 17:34
gerçekten güzel bir yazı olmuş. Sedanın dediği gibi biz teşekkür ederiz.