Temmuz’da yazdığım “Emziği Bıramak” yazısında konuyla ilgili ilk  girişimimizden bahsetmiştim. Arkasından maalesef vakit bulamadığm için gün gün gelişmeleri yazma fırsatım olmadı. Hoş, özellikle ilk günler birbirinin hep aynıydı. Saatler süren uğraşlarla uykuya dalış, gecenin bir saatinde hafifçe uyanıp da el kol mesafesinde emzik bulunamadığında kopan yaygara, kimi zaman kısa kimi zaman uzun süren feryat figan ve uykuya yenik düşüp sızma…
Bu arada ilk günlerde kesik emzik bir çözüm olsa da patlayan krizler esnasında genelde “bunu istemiyorum” diyerek odanın bir köşesine fırlatılıyordu emzik.
Bazı akşamlar “emzik vermiyorsanız elimi de tutmayın” benzeri artistlikler, kimi geceler “elimi de tut” benzeri çözülüşlerden sonra yaklaşık 10-12 gün içinde mutlu sona ulaştık. Malum, her çocuk birbirinden farklı vakalar ama emzik bırakma, emzik bıraktırma konusundan diyebileceğim tek şey “sabır” Â Ağlayarak elde etmeye çalıştığı şeyi, emziği vermediğinizde zaman içinde inadı kırılıyor…
İlk yatma aşamasındaki en büyük problem sakinleşme, konsantre olma ve evin geri kalanında, dünyadan kopup uyku dünyasına geçebilme. Emzik bu konuda çok yardımcı bir alışkanlık olsa da emzik yerine onu sakinleştirecek bir ses tonuyla masal veya hikaye anlatmak, kitap okumak çok işe yarayabiliyor. (1,5 saat de sürebiliyor hazırlıklı olmak lazım)
Gece uyandığında ise elini tutarak, yakınında olduğunuzu hissederek emziğin boşluğunda, yokluğunda idare edebilirsiniz. Zaman zaman inanılmaz krizler de çıkacak… Kendileri sınırları olabildiğince zorlamaya meyilli oluyorlar. Dediğim gibi burda kilit nokta sizin çözülmemeniz. Öyle ki başka hiçbir şeyle dikkatini dağıtamayacağınız şekilde psikopatlaştıkları olabiliyor. Bizim böylesi durumlarda yöntemimiz çok fazla gürültü yaparak herkesi, tüm apartmanı rahatsız ettiğini söyleyip; sakinleşince haber ver diyerek odasının kapısını çekip yan odada beklemek… Z. de yaklaşık 5-10 dakika böğürdükten sonra bir anda susup… “Anne… Annecim, gelebilirsiiiiin, ben sakinleştiiiiim!” diye sesleniyor. Bu tip uzun ve ağlamalı krizlerden sonra (45 dakka sürdüğü de oluyor) sakinleştiğinde o kadar yorgun düşmüş oluyor ki uykuya dalması da oldukça kolay oluyor.
Dolayısıyla işin sırrı kararlı olmakta ve sabretmekte yatıyor. Nacizane tavsiyem kararlılığınıza, sabrınıza ve inadınıza güvenemiyorsanız hiç denemeyin. Yarı yolda geri adım atmak çok daha tehlikeli olacak ve tüm süreci çok daha zora hatta çıkmaza sokacaktır.
Son Bir Not: Emziğin ardından eli de bıraktı sayılır, artık bazı günler elini tutmadan sadece yakınında yatılmasıyla bile uykuya dalıyor. Ona kalırsa çoktan bıraktı eli… Zaman zaman tersleyip “eli bıraktım ben” havası yapıyor. (Hatta sokakta yürürken bile şansını denediği oluyor: “Eli bıraktım ben, artık kullanmıyorum, emziği de bıraktım, Paşa’yı da bıraktım…” tahminimiz kastettiği şey Paşa’nın ısırdığı ve deforme ettiği emziği de bıraktığını söylüyor)
Bir cevap yazın