Bu yazıyı aslında pazar günü yazdım. Araba kullanırken, Zeynep’in anneanne ve babaannesini görüp anneler günlerini kutladığımız İzmit’ten dönüş yolunda… Kağıt kalemim olmadığı, olsa da kullanacak durumda olmadığımdan yazıyı neredeyse tüm detaylarıyla aklımda bir yerlere yazıp sonrada unuttum gitti… Ama, kendi yazım belki birazcık da kendimle çeliştiğinden kayda da geçsin istedim… Üşenmeden tekrar yazıyorum…
Babaolmak.com’un konusu malum “Baba Olmak” Aslında bir babanın da bir anne kadar “ebeveyn” olduğunun altını çizmek, çizerken birebir bir tecrübedeb izler aktarmak; bir yandan da weblog tutmak, mercimeğimizin tüm macerasını kaydettiğimiz bir günlüğe mercimeğin gelişimi kadar babasının gelişimini de yansıtmak…
Her ne kadar bir babanın da anne gibi olduğunu vurgulamakta olsam da ortadaki bir çok farkı yadsımak için gerizekalı olmak gerekeceği de çok açık. Bir baba da neredeyse bir anne kadar heyecanlı olsa da maalesef yaklaşık dokuz ay boyunca içiçe yaşayan anne ve çocuğun yanında tek yapabildiği mal mal gezinmek. Anne ve çocuk ilişkilerine aylar önceden üstelik de çok organik bir şekilde başlamışlarken babanın tek yapabildiği elini annenin karnına koyup “galiba tekmeliyor… galiba hissettim…” diye şaşalamak oluyor.
Öte yandan eşinin acılarını, yorgunluğunu, sancılarını paylaşsa da aslında uzaktan yakından alakasının olmadığı bir dünyaya kendi istediği mesafeden şahitlikten öteye gidemiyor yaptıkları. Sahiplendiği, canının, kanının son damlasına kadar arkasında duracağı çocuk lafın gelişi kanından; canından olsa da kabul etmek gerekir ki anne için bu konu lafın gelişi olmakla kalmıyor, tam olarak kelime anlamına da bürünüyor…
Uzatmadan toparlamak gerekirse; her ne kadar her geçen gün bir tüketim ve pazarlama aracına iyice dönüşmüş olsa da, her ne kadar yılın her günü olması gerekirken sadece bir günle kısıtlanmış olsa da anneler gününe değinmeden geçmek “baba olmak”la bağdaşmaz… Evimizin annesi (ve hatta taze anneanne ve babaanne) başta olmak üzere Baba Olmak.com’u takip eden tüm annelerin, anne adaylarının ve potansiyel annelerin anneler günü kutlu olsun… (Ne yaparsak yapalım yaptıklarınızın, feda ettiklerinizin, özverinizin yakınına yaklaşmamız mümkün değil ve hiçbir zaman olamayacak… Kıymetinizi bilmemiz bile mümkün değil malum; hakkınız ödenmez….)
19 May 2008 at 07:21
cok guzel yazmissiniz! cok guzel dile dokmussunuz “anne olmak” ve “baba olmak”in farkini. ellerinize, agziniza saglik, afiyet!
ben de anne olduktan sonra daha da bildim annemin kiymetini. insan yasamadikca bilemiyor ve yazdiginiz gibi de erkekler bazi hisleri, duygulari biyolojik sebeplerden dolayi hic bilemiyor.
18 Haz 2008 at 22:59
Sizi kutluyorum. Hep,” Neden bloglarda çocuklar annelerin baş kahramanı da baba bloglarında fügüran ?” diye yazıp dururken tesadüfen karşıma çıktınız. Yanılmış olmanın beni bu kadar mutlu edeceğini söyleselerdi inanmazdım.
Öok beğendim yazdıklarınızı. Ben de çiçeği burnunda anneanne adayıyım. Yeniden öğrenmeye çalışıyorum.
Mutlu, sağlıklı nice yıllar dilerim size, sevdiklerinizle…