Miniğim… Baban yine işe güce daldı… Babaolmak.com’u boşladı. Her sene olduğu gibi Mayıs yine koşturmakla, gece gündüz çalışmakla geçti. Bir de hep beraber yaptığımız bir 4 günlük Bozcaada kaçamağı olunca 19 Mayıs sebebiyle yazılacak onlarca yazı sırada bekler oldu.Bozcaada’da bir gece, kafasında yazmaya başladı baban bu mektubu sana, sonra yine günler girdi araya…
Artık bebekliği bırakıp çocukluğa terfi ettin. Dolayısıyla bu da çocuk aklınla, çocuk halinle belki de ilk tatilin. 17 kişilik kalabalık bir gruptaki tek çocuksun ve herkes ne kadar uyumluysa sen de o kadar uyumlusun. Yavaş yavaş herkesin adını öğrendin, kime nasıl naz yapılır kim seninle daha çok ilgilenebilir hemen çözdün… Anne ve babaya nerdeyse hiç problem çıkarmadın. Geceleri geç saate kadar onlarla birlikte oturdun, pilin bittiğinde pusetinde uyudun. (Sandalye birleştirdiğimiz de oldu sana) Ne kadar uykusuz olsan da neredeyse hiç mızırdanmadın. Bu arada konuşkanlığın, sakinliğin ve elbette kurduğun cümlelerle herkesi şaşırttın. Arabalı Vaaaaaa-pur’a bindin. Arabalı kısmı ile yolcuların olduğu üst salonu birbirinden ayrı vapurlar sandın…
Geçen yazdan beri heyecanla beklediğin denize girdin. Tüm soğukluğuna rağmen suyun, üşümene rağmen, gıkın bile çıkmadı. Gözünü bile kırpmadan, büyük bir cesaret ve heyecanla girdin suya. Sadece suya girince “soğukmuş” dedin… Yiğitliği bozmadın, biraz takılıp, “hadi çık artık” dendiğinde belki de ilk kez, arkana bile bakmadan kıyıya çıktın, kurulandın, kumlarla oynamaya devam ettin. (Gördük ki bıraksak saatlerce kumda oynayabilirsin, iyi ki kova kürek filan almışız sana)
Artık her türlü çocuk parkına son derece hakimsin, kaydırakmış, tahteravalliymiş, salıncakmış kesinlikle kurtulamıyor senden. şimdilik tek sorunumuz salıncakların önünden koşarak geçmenin tehlikeli bir şey olduğunu anlamamış olman. Ve görüyoruz ki çok yakında kaydıraktan yüzükoyun kaymayı ve aşağıdan yukarı geri tırmanmayı deneyeceksin. (Tüm bunları yaşça büyük çocuklar yaparken gözlemledin, farkındayız)
Son zamanların en keyifsiz haberi ilk arkadaşın (üstelik de internetten tanıştığın) Toprak‘ların biraz uzaklara, Amerika’ya yerleşmesi oldu. Bu büyümüş halinizle pek arkadaşlık edemediniz. Daha çok babalarınız arkadaşlık etti açıkçası… Öte yandan da yeni bir arkadaşın oldu. Üstelik aynı zamanda adaşın… (Uzun zamandır yazışıyorduk aslında, sonunda tanıştık. ) Senden 2 ay kadar küçük olduğundan, senden küçük herkese yaptığın gibi “ignore” ettin kendisini, yoksaydın. (İlk buluşmanızın çocuk parkında olması da önemli bir etken oldu tabi) Ama çok yakın zamanda birlikte oynamaya başlayacaksınız. Ada da senden 6 ay büyük olmasına rağmen artık başbaşayken pek güzel oynuyorsunuz.
Bu arada Neris Duru doğdu. Kubilay ve Suhal’in bebekleri oldu. Kubi’nin artık sadece senle ilgilenmiyor oluşunu yadırgadın biraz. Ama Duru bebeğin ellerini pek güzel seviyorsun yine de.
En önemli gelişmelerden biri, geceyarıları içtiğin sütü aşamalı olarak kestik ve sen de bunla oldukça iyi başa çıktın. Artık yatarken içiyorsun sütünü. Ancak hala elimizi tutarak uyuyorsun. (Uyurken ağzından çıkan emziği el-kol mesafende bulamazsan da yaygarayı koparıyorsun) Bu arada son zamanlarda biraz uykucu oldun, üstelik sabah keyfinin de hastasısın. Uyandıktan sonra 30-35 dakika yatakta keyif yapıyorsun. Geçenlerde bir sabah annen “uykucu musun sen” diye sorduğunda “hayır uykucu değilim ben, zeytinciyim” diye cevap verdin. (Konumuzla alakasız ama dün akşam da büyükbabanın “o ekşi erikleri nasıl yiyorsun yahu?” sorusuna “ısırarak” diye cevap verdin.)
Bir iki hafta önce bir arkadaşımızım evinde ayağına dolap kapağı düştü. İlk ciddi ev kazamızı çok ucuz atlattık. Biraz morluk, az şişmiş bir ayak baş parmağı ile gezdin birkaç gün, “ayağım acıyor, bepanten sürelim” o ara en sık kurduğun cümlelerden biriydi. (Bir de olaydan bir sonraki gün sabahleyin Mine Teyzene kurduğun cümle tam olarak şuydu: “Mineciğim, geçen akşam Onur’ların evinde benim ayağıma dolap kapağı düştü, canım çok acıdı” kurduğun cümle ve cümlenin eksiksizliği babanın gözlerinin dolmasına sebep oldu)
Üç tane yepyeni azı dişin çıkıyor, dün gittiğimiz diş doktoru abla dişlerini çok beğendi. (Sen de onun doktor olduğuna ikna olmadın bir türlü) Kitap okumayı çok seviyor “Ayşegül – Biziklet Kazası” kitabını neredeyse kelime kelime okuyormuş gibi yaparak anlatabiliyorsun. Bu aralar “ve” bağlacına takılmış durumdasın, her cümlende mutlaka kullanıyorsun. “Kahvaltımızı edeceğiz ve parka gideceğiz” “Koltuğa oturalım ve baba Zeynep’e kitap okusun”
Hala zıplayamıyorsun. O kadar tedbirlisin ki ayaklarının ikisinin birden yeryüzünden kesilmesi mümkün olmuyor. Zıplamak senin için şu anda sadece ayak parmaklarının ucunda yükselmekten ibaret. Yaz iyice geldiği için artık şortlar giymeye başladın, kirli ve morluklar olan bacaklarınla tam bir çocuk oldun.
şaşkınlıkla izliyoruz seni. Sadece şaşkınlıkla değil elbette gururla da… İstisnasız her gün şaşırtıyorsun bizi. İnanılmaz cümlelerle, mantık yürütmelerle, her şeyinle.