Uzun zamandır vakitsizlikten yazmayı ertelediğim en son durum değerlendirmesini sonunda yazıyorum… Tamamını bir seferde bitiremeyebilirim ama kızımızın neredeyse 17 aylık olduğu şu günlerdeki halini de kayıtlata geçirmek lazım… :)
– Yaklaşık bir haftadır kendisi sokak kapımızı kendi kendine açabiliyor. Açınca ilk yaptığı apartmanın içinde tercihan yukarı doğru ilerlemek. (Klasik, merdiven çıkma takıntısı) Dolayısıyla evin içini çocuklar için güvenli hale getirirken atlanmaması gereken bir nokta; sokak kapısının emniyete alınması.
– Geçtiğimiz cuma bir ilki daha yaşadık. Araba yolculuğumuz esnasında kızımız annesiyle yolda sohbet etmemize izin vermedi. Çok net bir şekilde “kendi aranızda konuşmayın, bana ilgi gösterin” dedi. Son derece yüksek tonda ve ısrarcı şekilde bir şeyler anlattı ve dikkati kendi üzerine çekmek için uğraştı. Yol boyunca ne zaman kendi aramızda konuşmaya kalksak bu böyle devam etti. (Hava da kararmış olduğundan, dışarda bir şey görüp de ilgilenemdiğinden bağlı olduğu oto koltuğunda sıkılmasının da bu ilgi talebinde etkisi büyük)
– Bu arada artık 3-4 kelimelik cümleler kuruyor, derdini çok kolaylıkla anlatmakla kalmayıp, sohbet bile ediyor. (Annesini işten almaya gittiğimiz bir akşam yolda gün boyu neler yaptığını anlattı bana; ki hayatımın en keyifi sohbetlerinden biri oldu..)
– Bugün ne yaptınız Zeynepcim?
– Oyyyynadık…
– Kimle? Kim geldi ki bugün?
– Babanneeee…
– Aaa… Babaanne mi geldi? Ne yaptınız babanneyle?
– Oyyynadıkkk…
– Neyle oynadınız?
– Oyuncakla…
– Başka ne yaptınız?
– Parka… Parka…
– Parka gittiniz demek babanneyle…
– Babanne abakı (ayakkabının kısaltılmşı) giy, parka…
– Parkta ne yaptınız peki?
– Sallandıkkkkk…Â (O sırada kırmızı ışıklarda dururuz)Â Nennnenn dur… Kapanmışşş… (yol)
Böyle uzayıp gidiyor…
– Bu arada el tutmadan uyumama konusunda yol katedilemedi maalesef ama artık en azından sadece kendi yatağındayken el tutuyoruz, sabaha karşı da olsa bizim yanımıza gelmesine izin vermiyoruz. (Ufak çekyat artık onun başucunda, ona uzanıp elini tutuyoruz gerekirse)
– Yine son zamanlarda anneye düşkünlük baş gösterdi… Eğer anne evdeyse mutlaka ve mutlaka o uyutacak, mümkün mertebe peşinde gezilecek… Anne yoksa kim elini tutsa uyuyorvhala allahtan…
– İlk minik çadırını aldık… Zaten yeni stratejimiz onun odası dışında oyuncak bulundurmayıp mümkünse onun odasında oyun oynamasını sağlamak. Çadır da odasında, oyuncaklar içinde… (Bu arada ani bir galeyanla bir takım oyuncaklar alıverdik kendisine ama ayrıca yazsam daha iyi olacak)
– Telaffuzu oldukça iyi ve bir papağan gibi her duyduğunu neredeyse birebir söylüyor. R’ler yerine L’leri tercih ediyor o ayrı… Hatta bir takım ünlemeler denedik: Götürrrrrrr! (yemek yerken) seslenişime cevabı aynı yüksek tonda “götüüülllllllll” oldu “Hadi bakalım yürrrrrü” ünlememe de “Yülllllüüüüüü” diye karşılık verdi…
– Bir takım konularda çok laf dinler ve sakin, kolay caydırılır olsa da salıncak vb gibi konularda inat ettiğinde büyük bir asabiyetle istediğini yaptırmak üzere hırs yapabiliyor. (Sallllannnnn, salllannn diye bağırıp ayağını yere vurmalar diye bir örnek vereyim, benzerlerine muhtemelen denk gelmişsinizdir…)
– 10 gün kadar önce kalabalık bir çocuk bahçesinde (Moda Çocuk Bahçesi) kum havuzuyla tanıştı ki çok hoşuna gitti bu iş kendisinin…
Uzatmayayım, bilahare devam edeyim ;)