Bugün bir ilki (daha) yaşadık. Kızımız, şimdiye kadar (ki bu tam olarak 19 ay ediyor) duşakabin içine oturtulan banyo aparatının üstünde oturur / yatar şekilde küvetin dışında duran anne veya babası tarafından yıkanıyordu. Nadiren kendi bebek küvetinin içine su doldurup biraz eğlenmsine de izin vererek, küvetin içinde şap şup yapıp, kurmalı kurbağasıyla yıkandığı da oluyordu.
Bugün ilk kez baba kız birlikte banyoya girdik. (Daha önce, çok küçükken kucağımda da yıkanmışlığı var tabi) Artık, duşakabin içinde ayakta durarak yıkanma zamanı gelip gelmediğini görelim dedik. Ve gördük ki “oluyor”. Böylece ilk kez aynı anda, ayakta, birlikte banyo yapmış olduk. Bu arada konuyla ilgili bir takım püf noktalarını birlikte tespit ettik ve bunları paylaşmak da babaya düştü.
“Haydi birlikte banyo yapalım” deyip üstünü çıkarttıktan saniyeler sonra Z, duşakabinin içinde ayakta ve hazır şekilde bekliyordu. Son anda aklıma gelen minik oyuncak taburesini salondan kapıp gelmemle tüm banyo sürecinin en akıllıca hreketini yaptığımı daha sonra fark ettim. Böylelikle Z’nin ayakları küvetin tabanından kesildi ve su ısınırken soğuk sudan, çok ısındığında da sıcak sudan korunmuş oldu. Yanı sıra bir karış da olsa yükseldiğinden (84cm + bir karış) boyu babasına biraz daha yaklaştı ve eğilip kendisini şampuanlamak / sabunlamak çok daha kolay oldu. Üstüne bir de taburenin üstü lego benzeri çıkıntılara sahip olduğundan ayakları kaymadı… (Taburenin kenarında lego doldurmaya yarayan ceplere su dolması da ilgisinin sürekli taburede olmasını ve oyalanmasını sağladı)
Aramızdaki boy farkı dezvantaj olmayıp büyük bir avantaja döndü, böylece suyun kendiliğinden ısındığını veya soğuduğunu su ona ulaşmadan fark edip önlem almak mümkün oldu. Suyu yukardan gelmesinin yarattığı en büyük dezavantaj ise bir süre sonra Z’nin kafasını yukarı kaldırıp ağzını açtığında su içebildiğini fark etmesiydi. (Kovayla üstüne su dökerek yıkarken de su yutmayı becerdiği için bu bir dezavantaj sayılmayabilir aslında)
Sırayla şampuanlandık, durulandık, babası kendi saçlarını yıkarken üşümesin diye sık sık Z’ye de su tuttu. Z, ayakta durmaktan sıkıldığında uzun bir uğraşın ardından taburesine oturmayı becerdi ve sonrasında da babasının ayak bileklerini -taburesinin kenarındaki ceplerde biriken suyla- yıkamaya çalıştı. Tüm durulama işlerinin ardından bir süre de keyif için birbirlerini ıslattıktan sonra duşun ahizesi ilk kez Z’nin eline geçti ve Z kendi kendini yıkamanın tadına vardı. (Beklenmedik şekilde ağzına su tutmayıp, oturduğu yerde boynundan aşağısını duruladı)
En son sınav iki ıslak kişinin hızla duşakabinden çıkıp kurulanmasıydı, öncelik elbette küçük olanındı, hemen dışarı çıkarılıp havluya sarılıp çamaşır makinesinin üstüne konuşlandırıldı. İnanılmaz bir uslulukla sakince beklerken babası da kafasına havlu sarıp (ki çamaşır makinesinin üstünde sakin ancak şaşkın şekilde oturmasının sebebi buydu) bornozunu giydiğinde herşey normal dönmüştü. Hızla Z’nin saçları “vuuu vuuu” ile kurutulup tarandı, odasına gidilip hafif bir mızırdanmayla birlikte giyinildi, “baba ne giymiş” “kafasına şapka yapmış” gibi ünlemeler eşliğinde ve “baba giyinmesin” cümlelerine aldırmadan baba da giyindiğinde anneye iyi uykular demeye gidildi ve hemen Z’nin kendi yatağına gidilip yatıldı. Banyo macerasının yorgunluğu ve keyfiyle yaklaşık 10 dakikalık bir el ele yatış sonunda (evet hala eli tutulmadan uyumuyor) Z uyumuş, babası atıştırmalık bir şeylerin yanına bir kadeh keyif şarabını alıp bu yazıyı yazmak için uzun zamandır çok boşladığı Babaolmak.com’un başına geçmişti.
Gökten üç kurmalı banyo kurbağası düştü… Biri küçük kıza, biri babasına, sonuncu da okuyanlara… :P