Bir şekilde gaza gelmiş olarak aynı anda 8-9 yazı birden yazıyorum Babaolmak.com’a… Tabi bunun doğal sonucu olarak da hangisini ilk yayınlayacağımın içinden çıkmayaıp bu hazırladıklarım dışında minik bir anekdotla başlayayım dedim. 4-5 haftadır aklımda bu diyaloğu paylaşmak. Üstelik Z’nin nerdeyse altı yıllık bir fotoğrafı da bu felsefi muhabbete çok uyumlu olacak:
Dediğim gibi 4-5 hafta önce hafta sonu kaçamağı olarak deniz kenarına gittik; denizde geçirdiğimiz keyifli saatlerden sonra birlikte eve dönerken yolda yürüyoruz. Eşyaları ben taşıyorum, biraz taşlı bir yolda yan yana yürüyoruz. Terlikler ıslak ve kayıp duruyoruz. Ben bir kaç kere uyarıyorum Z’yi çünkü önüne pek bakmıyor ve arada da takılıyor.
– Önüne bakıyorsun değil mi?
Z: Evet… Önüme bakıyorum. Arkama da bakıyorum. Hem önüme hem arkama bakıyorum.
– Ben hiç arkadana baktığını görmedim; gerek de yok zaten, sadece önüne dikkat et yeter bence…
Z: Hayır öyle değil, önüme bakmak, arkama da bakmaktır.
– Nasıl yani?
Z: Adım adım yürürken önümdeki yol bir an sonra arkamda oluyor; önüme bakarak yürüdüğümde böylece hem önüme hem arkama bakmış oluyorum.
…
Sessizlik… “Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz” gibi bir muhabbete dönüşebilir her an sohbet. “Peki” dedim, aklıma yazdım bu diyaloğu, yola devam ettik…
12 Ağu 2013 at 14:22
ben de ancak "Peki" diyebilirdim herhalde? :)