Category: Fotograf (page 9 of 12)

Baba aynı zamanda fotograf çekmeye de meraklı. Dolayısıyla gerek çektiği fotograflar gerek fotograf konusunda yazılar be öneriler için tıklamanız yeterli.

Bavul(lar) Tamam

Aslında bavul demek çok doğru değil. Çanta diyelim, daha mütevazi olacak. Artık doğuma bir ay kaldığından, sürekli ertelediğimiz “çanta hazırlama” olayını hallettik geçtiğimiz hafta sonu. Hem kendimiz için hem de kızımız için çanta hazırladık. (Hatta ayrı ayrı hazırladık)

Kızımızın cicilerinden seçilenler yıkandı, hazırlandı. Anne ve babasıyla aynı bavulcuk yerine ona özel bir çanta yapıldı. (Babası bizzat hazırladı) (Babası annessinin hazırladıklarını sadece çantaya yerleştirdi aslında ama çaktırmıyor) Bu çanta olayı aslında oldukça mühim. Bu velet milleti son aylarda aklına estiğinde “Hadi ben bi’ doğuvereyim” gazına gelebiliyor. Böyle durumlarda anne ve baba paldır küldür hastaneye fişeklediğinden annenin ve veledin bazı ihtiyaçları hazırlanamıyor veya evde kalabiliyor. (Bakınız şekil 1A; 7 aylık doğan babanın veletliğinde Süleymaniye Doğumevi’nde neredeyse dımdızlak kalışı) (Tamam tamam dımdızlak değil ama alınan herşey de çuval gibi oluyormuş biraz erken doğduğumuz için)

Neyse, çantaların içeriğini saymayacağım, onu annemiz yorumlar arasında yazar diye düşünüyorum. (Kendime önemli not: Evde siyah eşofman altı aranmayacak, kendisi hastane çantasının içinde!) Benim çantaya itinayla dizdiklerim arasında: Battaniye(cik), eldiven(cik)ler, çorap(çık)lar, bir kaç zıbın, penye pantalon(cuk), önlük(cük)ler, bere(cik)ler, 1 numara bebek bezleri, ıslak havlular (tadına hala bakılmadı), emzikler vb. var. (Tam liste… Çok yakında!)  

cantalar.jpg

Mutlu, Üzgün, Kızgın sonra da şaşkın

Fotoğraflar şubat 2006 tarihli, mimikli fıstık Melissa. Bu hafta sonu İstanbul’dan ayrılarak Datça’ya yerleşen, en yakın arkadaşlarımızdan Pir’gillerin kızı… Ayça şen’in bu haftaki yazısında dediği “Ha çocuk ha deli!” lafını aynen hakeden, lastik surat Melissa. Kardeşi Ege’yi daha önce Babaolmak.com’da kanguru denerken manken olarak değerlendirmiştik. (Ege’nin gençliğinin fotoları da babasının sitesinde mevcut) Melissa bu fotografta 4,5 yaşında… Nerdeyse doğumundan beridir yakınımızda olan Melissa artık Eski Datça’nın sokaklarında doğa’yla içiçe…

melissa-surat.jpg

Amca Olmak

Bakınız, olay sadece baba olmak değilmiş. Amca olmak da ciddi bir konuymuş. Arkadaşımız Orhan da konuyla ilgili duygu ve düşüncelerini maillemekle kalmamış, yeğeni Demir’in fotograflarını da yollamış.  Mailde okunurken bakılıp geçilmeyecek kadar eğlenceliydi fotograflar; buyrunuz siz de görünüz:

amcaolmak.jpg

Ekte bizim bebeğimiz Demir’in 10 günlükken çektiğim fotoğraflarını gönderiyorum. Kendilerini ne zaman ifade etmeye başladıklarına insan inanamıyor. 10 günlükken bile neredeyse konuşuyordu bizimle. şimdi üç aylık oldu, bize neler anlatmaya başladığını sen düşün:)

32’yi bitirdik, doktorumuza göründük

18052007-01.jpgBugün, aylık doktor günümüzdü. Doktorumuz Sedat Bey, normalde sabah ilk randevularda aksi görünmüş olsa da gözümüze (geçen sefer sanki afyonu patlamamış gibiydi) bu sefer son derece keyifliydi. Bunu sağolsın bize de yansıttı. Bir sürü soru sorduk, hepsini -en sevdiği şekilde- uzun uzun anlattı…

– Kızımız, doktorumuzun tabiriyle “pırıl pırıl”mış. Herşeyiyle son derece normal, sağlıklı “tam istenen şekilde” imiş.
– Normal pozisyonunu almış, yani artık dönmüş, kafa aşağıda ayaklar yukarıda…
– Yaklaşık (!) 1733gr olmuş. (Mercimek, fasulye filan değil artık, kocaman bir şey olmuş)
– Sabahleyin hıçkırık tutmuş olduğunu söyledik. Meğer hıçkırık değilmiş o; “nefes egzersizi” imiş. Yapıyo olması da çok iyiymiş.
– Ultrason esnasında yine fıldır fıldırdı kendisi (“hazır doktor da burdayken çıkarın beni şurdan” diyor da olabilir)
– Tam ultrasonla yüzüne bakarken gözlerini açtı. Gözbebeğine kadar göründü bir ara… (Mucizeye şahit olmaya devam ediyoruz)
– Bundan sonra dört günde bir kontrole gidilecek kalbini gözleyeceğiz veledin. (Birazdan ayrıca detaylıca anlatacağım)
– Tüm testlere (özellikle ikili test) ve detaylı ultrasona rağmen down sendromu riskini sorduk doktorumuza, hesap makinesini eline alıp hesap etti: 15242’de 1.
– Ayrıca doktorumuz epidural sezaryan ile soruları yanıtlarken Deniz’e, epidural’in etkisini gösterip göstermediğini karnını keserek değil daha normal yöntemlerle test ettiklerini söyledi. (Karın başta olmak üzere vücuda soğuk bir şeyler dokundurum hissedip hissetmediğini sormak gibi.) (Normal doğumda epidural’in etkisini gösterip göstermediği, haliyle bağırtıra bağırtıra normal doğurtma esnasında kendiliğinden anlaşılıyor)
– Son olarak Deniz’in bu aralar en büyük kaygısı olan göbeğini şaplatmam ve arada da göbeğine bastırmam konusunu sorduk. Hiçbir şey olmazmış. (Ehehehe) (Bu arada “abartma, kesesini patlatırsın” dedi) (“o kadar da değil” dedim) ;)

Sorun yok, kızımız “pırıl pırıl”

Mozart Vs. Yann Tiersen

headphonesSalı günü sonunda kızımıza müzik dinlettik. (Bak. şekil 1A) birçok klasik müzik eserinin bebekler için düzenlenmiş versiyonlarından oluşan IQ Çocuk Albümünü hediye etmişti Mehdiye Teyze’miz… Biz de ilk olarak onunla başlayalım dedik. (Metallica Lullabies ile giriş yapmak fazla sert oılabilirdi ne de olsa) 3-4 Parça sonra gördük ki genelde son derece hareketli olan kızımız pek tınmadı. (Açıkçası parçalar ister istemez fazlaca ninni havasında. Benim tahminim kızcağzın içerde uyuyakaldığı)

Ardından Deniz’in favorilerinden, Yann Tiersen’den Amelie’nin film müziklerine geçince hareketlilik arttı. İyimser tahminim çok beğendiği ve içerde dans ettiği. İkinci tahminimse “Ne güzel uyuyorduk, bu gürültü de nerden çıktı?” serzenişiyle gelen tekmeler…

Önümüzdeki günlerde başka türler ve yeni parçalarla denemelere devam edeceğiz bakalım…

Older posts Newer posts

© 2024 Baba Olmak

Theme by Anders NorenUp ↑