Month: Ağustos 2008 (page 3 of 3)

Oyuncakaltı

(Perihan Mağden, Radikal, 19 Ağustos 2008 Salı)

Birden çok yorgunum Sabırsan Okur.
Zira günlerdir koş oraya-koş buraya.
Evin içinde yani.
Kızım iki yaz nce, artık ‘çocuk odasındaki’ zımbırtıları istemediğini-
Yeni bir yaş dönemi, yeni bir oda düzeni!
Ben ufak tefek kabine değişiklikleriyle durumu idare ettim: Yeni 1 Adalet Karyolası, İçişleri Dolabı filan.
Ama ruhen sığamıyor hakikaten artık odasına. Duvarlarında çok kıvır zıvır ve de her taraftan taşan, ayrıca dev bir duvar rafları düzeninden de üstüne üstüne gelen oyuncaklar oyuncaklar.
O kadar çok oyuncak almışım ki; suçlu tamamen benim.

Yazının tamamını okumak için tıklamanız yeterli…

Days With My Father – Babamla Günlerim

Philip Toledano, Amerikalı bir fotografçı. New York’ta yaşıyor ve çalışıyor. Geçmişinde büyük reklam ajanslarında art direktör olarak da çalışmış ancak son yıllarda sadece fotoğrafçılıkla uğraşıyor.

Yakın zamanda annesini kaydeben Toledano bir anda yaşlı babasıyla vakit geçirmeye başlıyor. Annesinin ona hiç yansıtmadığı bir takım zorluklar bir anda karşısına çıkmaya başlıyor. Babasında kısa süreli hafıza bozukluğu var. Yani bir nevi balık hafızası. Çok çok kısa süre önce yaşadıklarını hatırlamıyor. ( “50 İlk Öpücük” filmini seyretmiş miydiniz?)

Philip Toledano babasının fotograflarını cekmeye başlayıp bir günlük oluşturmuş. Yaşadıklarını fotograflar yoluyla anlatmış. Başarılı bir fotografçı ve art direktör elinden çıkan çalışmalar çok şık bir web sitesinde sunuluyor.

Çok etkileyici, bazen iç buran, bazen neşelendiren kareler için tıklayın: Days With My Father
Philip Toledano’nun kendi sitesi de burada

Kız Olmak…

Son zamanlarda takip etmeye başladığım bir blog: Pazarlama Cadısı. Ancak en son yazısı pazarlamayla (veya interaktif pazarlamayla) ilgili değil, baba olmakla da ilgili değil. “Kız olmak”la ilgili… (Dolayısıyla “baba olmak”la da ilgili)

14 yıl boyunca bu tarihte yazdım sana. Ama bu defa en kabullenmiş halimle yazıyorum. Artık bir yıl dönümü yazısı değil bu yazdığım.

14 yıl önce bugün düşündüğüm tek şey sensiz hayatın nasıl devam edeceğiydi. O an tek ilgilendiğim ise hayatının son 6 ayında seni çökerten ağrılarından kurtulup huzurlu olup olmadığındı. Acı olansa bunun cevabının olmamasıydı. Hiçbir şey konuştuğumuz gibi gitmemişti. Dalga geçip üstüne bir dünya geyik yaptığımız kansere yenilmiştin. Galip gelen biz değildik. 14 yıl önce o gün bana her şeyden daha zor gelmişti.

Yazının tamamını okumak çin Pazarlama Cadısı’nın bloguna gitmeniz gerekecek… Buraya tıklasanız yeterli

13.Ay Doktor Kontrolü

Bu sabah Zeynep’le birlikte baba kız aylık doktrol kontrolüne gittik. 12.ay sonunda yapılması gereken aşımız yakın zamanda ateşli hastalık geçirildiğinden bu aya kalmıştı. Hem kontrol hem aşı işimiz vardı.

Anne de Mine Teyze’miz de gelemedi bu sefer. Dolayısıyla ilk kez baba kız yalnız gidecektik doktora. Erkenden kahvaltımızı edip hazır olduk. Her zaman geç kaldığımız için çok erken çıktık evden. (9.30’daki randevu için 8.20’de çıktık) Planımız Koşuyolunda biraz park bahçe gezmekti… Zeynep’in yolda keyfi son derece yerindeydi; önündeki koltuğun baş dayama zımbırtısını çıkartınca yolu da görebiliyor ve koltuğuna bağlı olduğu için hiç homurdanmıyor. (Ki bu sefer konuşan köpeği de kucağındaydı, yolun yarısında onunla oynadı)

Saat 9.00’a gelmeden doktorumuza varmıştık. Bizden önce kimse de olmadığından hemen doktorumuz Alev Hanım’ın yanına çıktık. zaten hiçbir sıkıntı yoktu son zamanlarda. Zeynep soyundu, son derece sakince doktorunun kendisini muayene etmesine izin verdi. (Nerdeyse gıkı çıkmadı, hatta steteskopun vücuduna değmesinden de son derece hoşnut göründü)

Boy 1,5 cm kadar uzamış: 78cm olmuş. Kilo oldukça artmış ce 9900gr olmuş. (düz 10 kilo demeye başlamıştık biz zaten)

Sonuç itibariyle ciddi hiçbir şeyi yok. Vücudundaki kızarıklıklar önemsiz; oyuncaklardan biriyle (muhtemelen) çizdiği bacağındaki çiziğe batticon sürülecek; kulağının içlerindeki gözle görülmeyen kirler için yatmadan önce birer damla gliserin damlatılacak. Devit ve flor haplarına devam.

“Tuz” konusunu da konuştuk doktorumuzla. Zeynep şeker ve tuzdan itinayla uzak tutuluyor doğduğundan beri. Artık biraz tuz kullanılmaya başlanabilirmiş: Bir tencere yemeğe yarım çay kaşığı tuz ölçeğinde… Öte yandan kendi yemeklerini yemek yerine bizle birlikta masada oturup bizim yediklerimizi yemeyi tercih ettiğini söylediğimde doktorumuza “artık yiyebilir siz de muhtemelen çok tuzlu ve yağlı yemiyorsunuzdur” dedi. (Kızımız bizle birlikte yemek yerken masada oturulduğu sürece de non-stop yemek yiyebiliyor…)( Non-Stop yiyebildiği bir diğer şey de meyve… Hiçbir şekilde doymadan, hiç durmadan meyve yiyebilmekte: Karpuz-Karpiş; Armut-Armi gibi bir takım isimleri de var yediği meyvelerden bazılarının)

Çok fazla sinek soktuğu ve fazlaca kabardığı zamanlar Zyrtec kullanabileceğimizi bir kere de doktorumuza onaylattık. O da aşırı durumlarda kullanabilirsiniz ama normal zamanda sinek ısırıkları için Stilex’i rahatlıkla kullanın dedi. Sinek sokmadan önlem almak adına ne yapalım dediğimizde de vücuda sürülen hiçbir şeyi tavsiye etmediğini söyledi. Bazı ailelerden kola takılan bileklik şeklinde ürünlerin faydalı olduğunu duymuş… (Araştıracağız bakalım)

Azu dişler bu aralar arkası arkasına geliyor. şu anda 11 diş tamamlanmış durumda, 12. de çıkmak üzereymiş, öğrendik bugün. (İlk diş 5 aylıkken çıkmıştı, performans oldukça sıkı yani)

Sıra aşıya geldiğinde de oldukça sakindi Zeynep, koldan yapılacak aşı öncesi kolunun silinmesini ilgiyle izledi. Sonrasında da, her zaman olduğu gibi iğne ilk saplandığında değil biraz daha sonrasında bağrındı… (Aşının yaktığını tahmin ediyorum ben) Aşıyla ilgili ağlaması da yaklaşık 4 saniye kadar sürdü. Daha sonra doktorumuzun odasında gördüğü oyuncak ördek ilgisini hemen dağıttı. Doktorunun kucağında odanın içinde attığı bir tur kendisini iyice sakinleştirdi. Kızamık, kızamıkçık ve kabakulak aşısını birlikte olmuş oldu. 10-15 gün içinde hafifi bir döküntü ve kabakulak benzeri bir kulak altıo şişliği görülebilirmiş, böyle bir durumda doktorumuzu arayacağız. Ateş yapmayan bir aşıymış anacak bu akşam banyo yapılmayacak.

Bundan sonra bir ay atlayarak kontrole gideceğimizi öğrendik son olarak. Yani önümüzdeki ay kontrol yok. 15.ay sonunda doktorumuzla görüşeceğiz.

Çocuğunuza Doğru Ayakkabıyı Alın…

For First StepsYazılmak üzere sırada bekleyenler listemdeki konulardan biri de yürüme ve ayakkabı meselesiydi… Uzman TV’nin kurucusu, hem “internetçi” hem baba, Ersan Özer’den gelen bir linkle bu konuyu hemen yazayım dedim…

UzmanTV.com’dan gelen link: “Çocuğunuza Doğru Ayakkabıyı Alın” konulu… Biz de bu aralar kızımızın yürüyüşünü büyük bir keyifle ve heyacanla seyretemekte olduğumuzdan hemen sizlerle paylaşayım istedim. Malum, 10-15 ay arası velet sahibi olanlar muhtemelen biliyorlardır… “İlk Adım Ayakkabısı” diye bir olay var… (Üşenmeyip geçenlerde bir akşam Zeynep’in ilk – ilk adım ayakkabılarının fotografını çekmiştim. (Ancak yazı kısmını yazmadığım için Babaolmak.com’a koymamıştım…) (şimdi koydum, kendileri solda…)

Hazır konuyu açmışken de bir takım linkler vermemek olmaz… Buyrun, bebeklerin yürümesi ve ilk ayakkabıları ile ilgili bir takım linkler:

Developmental milestone: Walking
Your baby’s first shoes
Blogs About Baby Shoes (Birçok başarılı link var)
Choosing Best Shoes for Baby – Tips for Expensive and Inexpensive Baby Shoes.
Baby Shoes (Abaut.com)
How to buy your baby’s first shoes.
Your walking baby 

Newer posts

© 2025 Baba Olmak

Theme by Anders NorenUp ↑